* Neden Diyet Değil De Sağlıklı Yaşam Diyoruz?

 

 

 

Herkes “diyete başlar” ama herkes “sağlıklı bir yaşam süremez”…

Diyete başlamanın görsel pek çok nedeni vardır ama zayıfsanız “sağlıklı beslenme derdiniz yoktur”. Bu bizim bilhassa da benim önerdiğim bir şey olmasa da genel kanı bu olduğu için de Pazartesi günü başladığımız diyetlerin pek azı Salı gününü görür ya da ilk arkadaş toplantısında, enfes bir akşam yemeğinde kendini “kalorilere, yağlara, tatlılara” bırakır. Bu yüzden önce yaptığımız şeyin adını değiştirmeliyiz..

Kilolu biriyseniz “zayıflamaya yönelik olarak sağlıklı beslenmeyi”

Normal vücut ölçülerine sahipseniz “var olan kilonuzu koruma amaçlı olarak sağlıklı gıdalar tüketmeyi”

Yeni anneyseniz başta çocuğunuz için “form tutacağınız sağlıklı besinleri” sonra da doğum kilolarını atmak için “zayıflamaya yönelik ürünleri  hayatınıza içselleştirmeyi” hedeflemelisiniz.

Diyet adı itibariyle çirkin bir kelime ve psikolojik etkisi insanlarda sadece “baskılamaya” neden oluyor.

Ben kilo vermeden önce bana bu şekilde söyleyenleri ciddiye almıyordum, yüksek ihtimalle bu yazıyı okuyan bir çok kişi de “yavv hee canım he” diyecek ama iş uygulamaya döndüğünde “pratiğinin de bu şekilde olduğunu” anlıyorsunuz.

dikkat ederseniz bazı kelimeleri tırnak içine alıyorum. yazının geri kalanını çıkarıp sadece tırnak içindekileri de okusanız vereceğim mesajı alacaksınız. bu sebeple de diyet kelimesinin yerine “sağlıklı beslenme”yi yerleştirirseniz zihninizin doğru kelime ile nasıl daha verimli çalıştığını fark edeceksiniz..Ben diyet yapamıyorum diyenler benim nazarımda sağlıklı beslenemiyorum diyenlerdir..

 

dilerseniz örnekler üzerinden gidelim;

her bulduğumu yediğim tontik bir bireyken, sık sık hastalanır, ateşlenir, kışları iki-üç kez grip olurdum. Ama ne hastalıklar… Şimdilerde ise şunu rahatlıkla söyleyebilirim: 2 yıldır neredeyse hiç hasta olmadım. Sadece bir kez minik bir burun akıntısı ve göz yanması yaşadım o kadar.. Üstelik biz işimiz gereği bir sürü insanla tokalaşan, şehir şehir gezip farklı iklimleri yaşayan kimseleriz.. Buna rağmen iyiyim ve hastalanmıyorum. Çünkü;

* Her gün sebze, meyve yiyorum, süt içiyorum.

* İçinde taze zencefil olan çaylardan içiyorum.

* Suyumun alkali değerini artırıyorum, asitlenmenin önüne geçiyorum.

* İçinde C vitamini olan her şeyi her gün değilse de düzenli olarak tüketmeye çalışıyorum.

 

Yani, hasta olmamak için “doktorların” listesinde yer alan ne varsa ben zaten sağlıklı beslendiğim için doğal olarak hepsini alıyorum. Bu da beni daha dinç yapıyor.. Haftada 4 kez düzenli olarak yaptığım sporun da etkisi var elbette.. Bunu da gözardı edemem… Bütün toksinlerimi ter yoluyla atıyorum. Vücut direncimi artıyorum, kaslarımı güçlendirip, ciğerlerimi açıyorum.

Devam edelim dilerseniz örneklerden…

Vücuda zararlı olan yiyecekler bellidir. Kilolu da olsanız, zayıf da olsanız hatta anoreksik bile olsanız siz kızartmalar, yağlar, un işi yerseniz sağlıksız değerlere sahip olursunuz demektir. Bu sebeple diyette olduğum için değil ; sucuğun bana faydası olmadığı için, patates kızartmasının ig değeri ve yağ oranı bana yaramayacağı için, baklavadaki işlenmiş şekerin karın bölgemde depolanacağını bildiğim..vs (bu örnekleri artırmak çok kolay) yemiyorum. Bir düşünün.. sucuğun tadı güzeldir, ateşte cizır cızır pişirir belki ekmeğini yağına banarak belki de banmadan yersiniz ama bir süre uzaklaşıp sıcak sucuğun donmasını izlerseniz o yağların vücudunuza girdiğini ve öyle yürüyerek, koşarak kolay kolay yakamayacağınızı görürsünüz.. Çok düşkünü olduğunuz o sucuğu bile belki ayda yılda bir yemelisiniz ki unutmayın 2 hafta yemediğiniz şeyin tadını unutursunuz , kendinize iyilik yapın zararlı gıdaları da beyninizden silin.. Patates kızartmasını “kızartma” olarak değil patatesi de sıcak yerine soğuk yemeyi kendinize alışkanlık edinin…

Yukarda sporu çok ufak cümlelerle geçtim ama haftanın 7 gün benim de 4 gün spor yaptığımı düşünecek olursak öncelikle size şu uyarıda bulunmak istiyorum.

– spor yapmak için spor yapmayın –

Benim bir hedefim var. 750-800 kalori yakabilecek şekilde spor yapıyorum. Bunu sadece koşarak 1 saat 15dk’da da yakarım. Ama bu verimli bir spor mudur diye sorarsanız , hayır derim. Önemli olan yaktığınız kalorinin niteliğidir. Öncelikle 15-20 dakikalık yürüyüşleriniz bir işe yaramaz. Bu gerçeği kabullenerek başlayın. Metabolizmanız 20 dakikadan sonra yağ yakımına başlıyor. Bu da şu demek; en az 30 dakika yürümelisiniz.. Ben ne yapıyorum kondisyon tutmayı sevdiğim için 30 dakika 9.5 hızında koşuyorum. Herkes koşamaz bu sebeple sakın kendinizi zorlamayın. Ben 1 yıl boyunca 15 dakikayı zor koştum son 1 aydır 30 dk koşabilecek seviyeye geldim. Bu benim tembelliğimden midir yoksa yeni yeni mi kendimi buldum bilmiyorum ama kesinlikle yapacağınız spor sizi kasmasın..

Mutlaka antrenmanlarınıza kol-bacak çalışmaları da ekleyin. Aletli pilates yapmadım, faydasını bilmiyorum “sadece duydum” ama spor salonundaki şu bacak aç-kapa hareketleri ofsayt! bi halta yaradıklarını görmedim. Kendi kendinize daha iyisini yapabilirsiniz. Yakında Debbie’nin reklamını yapmaktan “gizli reklam içeriği” diyerek kendimi ihbar edeceğim ama ciddiyim bir Debbie yapın, sonuçlarını gözlerinizle görün.. ((aramıza yeni katılanlar bu noktada : rüya evde nasıl spor yapıyor postumuzu okursa sevinirim. ))

Ben 30 dk koştuktan sonra, 15 dk 8.0 hızında yürüyorum. Sonra da 1 saat 15 dk videolarla çalışıyorum. Debbie ve Tae Bo’dan kol bacak hareketlerini de tamamlayıp antrenmanı bitiriyorum. Debbie ve Tae Bo bana öncesinde koşu bandında 45 dk ısındığım için yaklaşık 400-450 kalori yaktırıyor ki oldukça iyi bir sayıdan bahsediyorum şu an ben.

Bunları da yazdıktan sonra spor kısmını kapatacağım.. Sadece “sağlıklı yaşamın = düzenli hareket etmek” olduğunu siz bir yerlere not etmiş olun bana yeter 🙂

Aslında ben size şunu demek istiyorum; güne “diyetteyim ben” diyerek değil.. “bundan sonra ömrümün geri kalan her gününde sağlıklı besleneceğim” diyerek başlayın.

Beni yeşilliklerle, havuçlarla, sebzelerle beslenen biri olarak düşünmeyin sadece.. Ben de kaçamaklar yapıyorum ama bunu mümkün olduğunca haftada 1-2 ile sınırlı tutuyorum. Yaz aylarında çıldırdığım dondurmayı bile haftada 2 kereden fazla tüketmiyorum. Vücudumun ihtiyaçlarını biliyorum. Fazla tatlı, fazla tuzlu, fazla yağlı, fazla unlu hiçbir şey benim için yararlı değil.

Bu ben 114 kiloyken de böyleydi 30 kilo kalsam da böyle olacak. Dikkat edin, kilo almak isteyen insanlara da yasaktır yağlı şeyler. Çünkü alınan yağdır, kilo değil. Hatta size son bir örnek daha vermek istiyorum. Ben, kiloluyken “kansızlık” sorunum vardı. Kan değerlerimin pek çoğu düşük, böbreklerim de problemliydi. Şimdi durum başka. En kaliteli kanlardan birine sahibim, değerlerim mükemmel seviyesine yakın.. Çünkü, alkol ve sigara dahil hiçbir zararlı besin kanımda dolaşmıyor. kiloluyken daha çok üşürdüm, şimdi soğuğa karşı daha dayanıklıyım.

 

O yüzden, ben bu yazıyı bitirirken siz de kendinize söz verin; zararlı olan her şeyden uzak durun. Gerisi çorap söküğü gibi gelecek, sizler de göreceksiniz.

 

Başka bir yazıda görüşmek üzere…

 

 

mac – rihanna – heaux rujumla poz vermezsem olmazzzz

Rüya, Ankara, 2014